Selman: Lübnan’da Kendi Hattımızda İlerliyoruz

Lübnan Komünist Partisi Politbüro üyesi Ali Selman, Lübnan’da işçi ve emekçilerin mücadelesi ile İsrail’e karşı verdikleri mücadele deneyimlerini Marksist Teori’ye anlattı.

*Partinizin içerisinde yer aldığı cephenin halk üzerindeki etkisi nasıl?

Şu anda ulusal bir cephe yok. Ama iç savaşın hüküm sürdüğü dönemde ilerici halk hareketi vardı, Kemal Canpolat başkanlığında. Komünist Partisi’nin bu cephedeki etkinliği büyüktü. Bu cephenin amacı o dönemde ilerici bir Lübnan hareketini kurmak ve etkin hale getirmek ve içerisinde bulunduğu durumdan kurtarmaktı.

*İsrail’e karşı savaş sonrası halk üzerindeki etkiniz arttı mı?

İsrail 1982 yılında Lübnan’ı işgal ettiği günden başlayarak Komünist Partisi, İsrail güçlerine karşı ilerici direniş halk hareketi, kurtuluş hareketi başlattı. Lübnan Komünist Partisi, Lübnan Komünist Çalışma Hareketi ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’ndeki yoldaşlar beraber İsrail’e karşı direniş cephesini kurduk. Komünistlerin böyle bir mücadeleyi başlatmasının gururunu ve şerefini yaşadık. Bu halk direnişini gören İsrailliler, Beyrut’ta birkaç günden fazla kalma cüretini gösteremedi ve çekilmek zorunda kaldı. Hatta Beyrut’taki İsrail askerleri “Biz gidiyoruz, çekiliyoruz, ateşi kesin” diye bağırmaya başladı. Komünist Partisi’nin başlattığı bu hareket sonucunda İsrail, Sayda’ya çekilmek zorunda kaldı. O zamana kadar hiçbir İslam hareketi mücadeleye başlamamıştı. Komünist Partisi tek başına bu mücadeleyi başlattı ve zafer kazanmış oldu. Bu harekette ilk günlerde sadece Lübnan Komünist Partisi’nin yanında Lübnan’daki sol partiler ve Filistin’deki sol hareketler yer aldı. İslami hareketlerin İsrail’e karşı mücadelesi 1985’de başladı. O zamana kadar LKP’nin liderliğindeki mücadele sonucu, İsrail, işgal ettiği toprakların yüzde 75’inden çıkmak zorunda kalmıştır. LKP liderliğindeki bu hareket, İsrail, Lübnan topraklarından çekilinceye kadar, yani 2000’li yıllara kadar devam etti. İsrail’in Lübnan’da hala işgal altında tuttuğu topraklar var. LKP, İsrail işgaline karşı verdiği mücadelede 187 şehit verdi, 2 bin 995 kişi yaralandı, 5 bin yoldaş da İsrail tarafından tutuklanıp, İsrail hapishanelerine kapatıldı.

İsrail’in 2006’daki Lübnan’a yaptığı saldırıya gelince, yine öncü güç LKP oldu. LKP, Lübnan’ın kurtuluş hareketinde her zaman öncü güç olmuştur. Lübnan Komünist Partisi ile Hizbullah ve diğer İslami örgütler arasında çelişkiler olmasına rağmen, 2006’da İsrail’in Lübnan’ı istila ettiği ilk gün bütün vatanseverlere “herkes silahına sarılsın ve İsrail’e karşı mücadeleye katılsın” çağrısında bulunduk. İşgal süresince Hizbullah ile yan yana, omuz omuza dövüştük. Biz sahip olduğumuz olanaklarımızla mücadele ettik. Bizim olanaklarımızla Hizbullah’ın olanakları kıyaslanamayacak kadar farklıdır. 2006 savaşında LKP 12 şehit verdi.

*İktidara karşı nasıl mücadele ediyorsunuz?

Lübnan’da iktidardaki partiler, kendi içinde bölünmüş durumda, 8 Mart ve 14 Mart hareketleri adı altında. 14 Mart hareketi daha çok Amerika’ya bağlı. ABD’nin direktifleri doğrultusunda hareket ediyor ve Arap Körfezi ülkeleri tarafından besleniyor, destekleniyor. 14 Mart Hareketi’nin başını el-Mustakbel Partisi lideri Hariri çekiyor. 14 Mart Hareketi’nde başka partiler de var ama bunların en etkin olanı Hariri. Bunların karşısında 8 Mart Hareketi var. Bunların başında Hizbullah ve Emel geliyor. Bunlar İran ve Suriye tarafından desteklenen hareketler. Biz Komünist Partisi olarak her iki tarafta da yer almıyoruz. Bu iki cephe, Komünist Partisi’ni kendi tarafına çekmek için yoğun çaba gösteriyor. Biz bu cephelere yakın olmamak için bazen fatura da ödüyoruz. Uzak kalmaya çalışıyoruz ve bunun faturasını da ödemekten çekinmiyoruz. Hükümetin ekonomik ve sosyal politikasına karşı, halka daha iyi hizmetler verilmesi için var gücümüzle mücadele ediyoruz.

8 Mart ve 15 Mart Hareketi, birbirine karşı olan iki hareket ama siyasi olarak aynı. Bazı konularda aralarında anlaşmazlık olabilir ama ülke politikası aynı. Her ikisi de reforma karşı. Her ikisi de yoksul Lübnan halkına karşı aynı politikayı uyguluyor. Her ikisi de yoksuldan yana politikalar uygulamıyor. Biz bu politikalara muhalefet ettiğimiz için zaman zaman baskı görüyoruz.

Lübnan’da çok geniş bir halk hareketi var, isyan hareketi var. İşçi sınıfı ve yoksul halk kesimi, daha iyi bir ekonomi politikası için, önceki gün greve gitti ve hayatı felce uğrattı. Komünist Partisi, 31 Ekim ve 1 Kasım’da bütün işçileri ve devlet memurlarını kapsayan bir grev hareketi başlatacak. Sendikalardan oluşan bir komite bu grevi organize ediyor. Biz de meydanlarda bu halk hareketlerini destekliyoruz, açıkça desteğimizi ilan ediyoruz.

*Grevin talepleri nedir?

Grevin ilk amacı, Lübnan hükümetinin ekonomi politikasını protesto etmek. İkinci olarak ise işçi ve memurların ücret artışı talebi var. Ve geniş halk kesiminin, yoksul halkın etkilendiği vergilerin kaldırılması. Hükümet kendi ekonomik sıkıntısını çözmek için sürekli işçi ve memurlardan vergi almaya çalışıyor. Zengin kesime, tüccarlara dokunmuyor. İşçi ve emekçiler grev ile buna karşı çıkacaklar.

*Lübnan Komünist Partisi’nde kadın üyelerin durumu nedir? Lübnan’da kadınların mücadelesi ne düzeyde?

Bütün Arap ülkelerinde olduğu gibi, yüksek diyemeyiz ama... İsrail işgaline karşı ve sınıf hareketinde kadın şehitlerimiz vardır. Komünist Partisi’nin en önemli eylemlerini kız üyelerimiz gerçekleştirdi. Çok sayıda kadın yoldaşlar intihar eyleminde bulunup şehit oldular. Onlarla gurur duyuyoruz.

*Suriye’deki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Suriye, Amerika’nın Ortadoğu’da uygulamak istediği yeni politikasına karşı bir direniş gücünü oluşturuyor. Ve Amerika’nın taleplerini yerine getirmeyi reddettiği için ona karşı böyle bir savaş başlatılmıştır. Ancak Suriye hükümetinin işlediği hatalar, Amerika’nın böyle bir hareketi başlatmasına yardımcı oldu, yani eline koz verdi. Biz Lübnan Komünist Partisi olarak, üçüncü bir seçenek görüyoruz. Kesin olarak dış müdahaleye karşıyız, dış müdahaleye çağrı yapan silahlı muhalefete de karşıyız. Buna paralel olarak, rejimin uygulamakta olduğu baskıyı da tasvip etmiyoruz. Biz Suriye’deki sol ve demokratik hareketlere birleşme çağrısı yapıyoruz. Suriye’yi içinde bulunduğu bu kötü durumdan kurtaracak en etkin ve en doğru yolun bu olacağını düşünüyoruz.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi