Sayı 7 / Eylül-Ekim 1996

Dergimizin 7. sayıyla yine birlikteyiz.

Bu sayımız bir nevi, parti sayısı. Bunun biri güncel, biri tarihi iki nedeni var.

Coğrafyamızda, proletaryanın öncü kurmayı komünist partisi ilk olarak 10 Eylül 1920'de kuruldu. Bu vesileyle Mustafa Suphi önderliğinde kurulan TKP'yi bize bıraktığı iki zıt mirasıyla değerlendiren bir yazımızı bulacaksınız.

Proletaryanın büyük öğretmeni Lenin, ezilen ve sömürülen sınıfların kurtuluşu davasının zaferi için, devrimci bir sınıf partisinin ne denli gerekli ve yaşamsal olduğunu şu iyi bilinen sözleriyle anlatıyordu:

"Proletaryanın egemenliği ele geçirme uğrundaki savaşımında örgütten başka silahı yoktur. Burjuva dünyasında anarşik rekabetin baskısı altında ayrılığa düşürülen, sermayeye kölecesine çalıştırılarak, ezilen ve sürekli olarak koyu yoksulluk, gerilik ve yozlaşmanın 'derinliklerine' itilen proletarya, ancak marksizm ilkelerine dayanan ideolojik birliğinin milyonlarca emekçiyi işçi sınıfının ordusunda sıkı sıkıya toplayan örgütün maddi birliğiyle perçinlemesi sayesindedir ki, yenilmez bir güç durumuna gelir ve gelecektir de." (Bolşevik Partisi Tarihi, Syf. 67)

Giriş

TKİH, TKP/ML Hareketi ve TKP(ML)YİÖ'nün birleşmeleri ve partiyi oluşturmaları, komünist hareketin tarihsel gelişimi sürecinde bir devrimdir. Bu devrim, komünistlere birçok bakımdan yılların kazandıramadığı bilgi ve deneyimi kazandırdı; savaşçıları eğitti yeni savaşçıların hızla öne atılmasının önünü açtı.

Birlik çalışmalarının başarısı ve yeni örgütün ilanı, ideolojik donanımın geliştirilmesi ve pekiştirilmesi süreci oldu. Bu, zorun başarılmasıdır.

Neden böyle bir başlık, yeteri kadar bolşevik değil miyiz diye bir soru akla gelebilir. Böyle bir soru, yanlış ya da eksiktir. Çünkü bolşevikleşme bir süreçtir, yeterlilik sözkonusu olamaz ve bizler bu süreci yaşıyoruz.

Diğer taraftan, bu yazıda ele alınan konuların örneklemeyle açıklanmasına çok az yer verilmiştir. Bu yazı esasen sosyalist Sovyetler Birliği dönemine ait bazı deneyleri okura taşımayı, özgün yanlarıyla bugünün pratiğiyle karşılaştırıp, yaşanmış deneylerden öğrenmeyi ve öğretmeyi hedefliyor. Yazının bu bilinçle okunmasında fayda görüyoruz.

Yazının akışından ve belirtilen kaynaklardan da anlaşılacağı gibi burada söz konusu olan, marksizm-leninizm üzerine temel eğitimdir, bu eğitimin araçları ve yöntemidir. Bu kapsamda bir eğitim, marksist Leninist şekillenmenin kazanılmasına, marksizm-leninizmi eylem kılavuzu olarak kullanabilme yeteneğinin geliştirilmesine hizmet etmektedir. Bütün güçlerimiz bu hedefe yönelmelidirler. Ama hepimizin; bu hedefe kilitlenmesi de olanaklı değildir. Hepimiz için esas olan, devrimci pratik içinde marksist eğitimi gerçekleştirme çizgisini izlemektir. Bu yazıda söylenen ve sunulanlar, birçok komüniste ulaşılamaz bir hedefmiş gibi gelebilir. Ama unutulmaması gereken nokta şu; bu yazı, marksist leninistlerin komünist kitlenin geneli için eğitimde anahtarı vermektedir. Onu kullanabilmek ise çok somut düşünmeyi ve plan yapmayı gerektiriyor.

69 gün boyunca süren dişe diş kavga, devrimcilerin ve komünistlerin faşizme karşı yeni bir zaferi ile sonuçlandı. Bu uzun soluklu ve büyük bedellerle sağlanan zafer süreci, Türkiye ve dünyanın bütün devrimcileri açısından muazzam siyasi sonuçları olan ve ülkemiz coğrafyasında devrimi birkaç adım daha yakınlaştıran bir dönemeç oldu.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi